4 Şubat 2012 Cumartesi

Kısa İyidir!

* Bugüne kadar hiç Paul Auster okumadım ama New York Üçlemesi en çok okumak istediğim kitaplardan. Malumunuz Türkiye'de ifade özgürlüğü olmadığını, 100'den fazla gazeteci ve yazarın hapiste olduğu bir ülkeye gelmeyeceğini söyledi Auster. Eminim ki bugüne kadar Auster'ın adını bile duymamış olan başbakanımız yine o çok sevdiği külhanbeyi edâlarını takınarak Auster'a cevap verdi. Bu vesileyle yine İsrail'e sataşma imkânını elde etmiş olduğu için de ayrıca sevinmiş olmalı. Auster'ın hassasiyetini anlıyorum ama ülkelerin politikaları yüzünden okurlar mağdur olmamalı bence. Edebiyatın ülkelerüstü bir yeri olmalı.

* Okan Bayülgen'in programlarını izlemekle geçti çocukluğum ve ilk gençliğim. Ama son zamanlarda Okan'ın megaloman tavırları iyice arttı ve bu tavırları beni sinirlendiriyor. Geçenlerde küçük İskender'i çağırmıştı programa. Sözde "yalnızlar diskosu" adıyla bir konsept yapıyor. Tüm program boyunca Türkiye'nin yaşayan en büyük şairlerinden birine iki şiir okuttu yalnızca. Saatlerce kendisi konuştu. Bir de reytingleri hiç umursamıyormuş gibi bir tavır takınıp her fırsatta - özellikle de ciddi meseleler konuşulduğu zaman- seyircilere sıkılıp sıkılmadıklarını soruyor. 90'lar programı yaparken de Uğur Mumcu'yu da anıyoruz dedi. Sonra da "bu bir siyaset programı değil ama" gibi talihsiz bir açıklama yaptı. Bu kadar korkak olmasına gerek yok. Bir-iki cümleyle siyasetten bahsetti diye bir şey kaybetmiş olmaz. Bu tavırlarıyla kendi izleyici kitlesini de hafife aldığını gösteriyor. Oysa onu izleyenlerin bir çoğu okuyan, yazan, çizen, kültürlü insanlar bence.

* Sayın Hüseyin Çelik, Andımız'ın ayet olarak görülmemesi gerektiğini buyurdu. Atatürk'ü koruyan bir kanun maddesi varken peygamberimizi koruyan yasalar yok dedi.  Bu sözler de bir kez daha gösterdi ki bu hükümetin Atatürk'le bir derdi var. Kim ne derse desin. Çocukların her sabah Ata'yı anarak güne başlamaları birilerini rahatsız ediyor.

* Geçen gün öğretmen atamaları yapıldı. Kars- Kağızman'a atanan bir öğretmen iki yıldır bu günü beklediğini ağlayarak anlattı. Bu görüntüleri izlerken bu ülkenin gençlerini hebâ ettiğini düşündüm. Kayıp bir nesiliz biz. Kimileri iş bulamıyor, kimileri akademik kariyer yapacağım diye eşleriyle ayrı şehirlerde yaşamak zorunda kalıyor, kimileri de Doğu'nun ücra bir köyüne atandığı için seviniyor.

* Ercümenç Çözer karakterini özledim. Behzat Ç'de bir daha onu izleyebilecek miyiz acaba?

* Göğe Selam albümünde Teoman'ın Dönence yorumu müthiş olmuş. Pek çok kişi Teoman'ın iyi bir söz yazarı ve besteci olduğunu ama iyi bir yorumcu olamadığını düşünür. Bence Dönence'yi müthiş bir samimiyetle ve duygusallıkla söylemiş.

* Kadına karşı şiddet meselesini merkeze alan ama aynı zamanda iyi bir kara komedi örneği olarak takdim edilen Kurtuluş Son Durak filmini sevmedim. Bu kadar ciddi bir meseleyi komedi unsurlarıyla birlikte vermesi hoşuma gitmedi. Bir de filmde bir bütünlük yok sanki. Komedi mi dram mı, tam olarak belli değil. Pedro Almodovar filmlerinin kötü bir kopyası gibi. Özellikle de Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınları anımsatıyor.

* Bir adamın kızını sattığı, hatta bunu belgelediği bir ülkede yaşıyoruz. Allah, insanlara akıl fikir versin. Bizim de akıl sağlığımızı korusun.

* Yurtdışından gelmek ve sarışın olmak bu ülkede popüler olmak için yeter. Modanın m'sinden anlamayan, üstelik de çok kötü giyinen ve tonlarca makyaj yapan İvana Sert'in moda programında atıp tutmasına gıcık oluyorum.

* Egoistokur son günlerde keyifle okuduğum sitelerden biri. Edebiyatla ilgil bazı bilgiler çok sıkmadan, eğlenceli bir biçimde anlatılıyor sitede. Yazar asistanlığı diye bir meslek olabileceğini düşünmemiştim önceden. Sitede bu konuyla ilgili birkaç yazı var. Lale Müldür, Vedat Türkali ve Attila İlhan'ın asistanlarıyla konuşmuşlar. İlginç ve güzel bir meslek olmalı.

* Flash Tv'de akıllara durgunluk veren programlar var. Dilberay'ın hapishane dekorunda geçen Kadere Mahkumlar isimli programına bir göz atın derim. Bu kadar enteresan bir konsept hiçbir ülkede yoktur sanırım.

* Kandillerde ve bilumum özel günlerde cepten herkese aynı kutlama mesajını gönderenler, yapmayınız; samimi değilsiniz.

* Facebook'ta Volkan Konak'ın bir şarkısını paylaşan bir memur görevinden alınmış. Ben de siyasete dair iki çift laf ettim diye tırstım şimdi bu haberi duyunca. Daha önce de yazmıştım fikirlerimizi ifade etmekten korkuyoruz artık.

Şimdilik bu kadar. Kısa iyidir :)