Teoman benim gençlik idolümdü, hâlâ da en sevdiğim müzisyendir. Lise ve üniversite yıllarımda konserlerine gider, tüm röportajlarını okur, fotoğraflarını odamın duvarına asardım. Bu fotoğrafların bazıları halen dolabımın üzerini süslüyor, kaldırıp atmaya kıyamıyorum. Teoman müziğe ara verip geri döndükten sonra eskisi gibi başarılı olamayacağını düşünürken geçen haftaki Ankara konserinde bir kez daha anladım ki Teoman bir efsane ve bundan sonra tek bir şarkı bile yazmasa dahi hep öyle kalacak. Bu konserden sonra Teoman'ı ne kadar özlediğimi fark ettim ve birkaç sene önce yazdığım bir yazıyı buldum bilgisayarda. Teoman 2011'in yazında müziği bıraktığını duyurunca ben de o günü yas günü ilan etmiş ve bir hayli üzülmüştüm. Şimdi o yazıyı bloguma eklemek istedim. Hem belki Teoman da okur bir gün :)
Türk
rock müziğinin en önemli temsilcilerinden Teoman’ın internet sitesinde
yayımladığı bir yazıyla müziği bıraktığını açıklaması son birkaç gündür gündemi
oldukça meşgul etti, hatta toplumsal bir mesele haline geldi. Medyada, sosyal
paylaşım sitelerinde, sözlüklerde bu konu tartışıldı. Her konuda bir fikri olan
toplumsal karar mercileri çeşitli yorumlarda bulundu. Teoman’ın müziği, yaşam
tarzı, fikirleri, hatta kadın, alkol ve seks düşkünlüğü üzerine söylenmeyen
kalmadı. Teoman’ın müziği bırakma nedenleri sorgulanırken referandumda evet
dediği için hayranlarının tepkisini çektiği, reklam yapmak istediği, yakında
intihar edeceği yolunda çeşitli komplo teorileri bile üretildi. Bu yorumlardan
anlaşıldığına göre Teoman, seveni de sevmeyeni de çok olan bir sanatçı. Ancak
inkâr edilemeyecek bir gerçek var ki Teoman; kimi zaman bir şair kimi zaman bir
hikaye anlatıcısı kimliğiyle yazdığı şarkı sözleri, her zaman ses getiren albümleri
ve konserleri, aykırı duruşu ve yaşam tarzı ile 90’ların ikinci yarısından
günümüze kadar gelen döneme damga vurmuş önemli bir müzisyen. Ayrıca ardılları
olan genç müzisyen ve gruplara Türkiye’de gerçek anlamda rock müziğin yapılabileceğini
gösteren, ilham verici ve öncü bir müzisyen.
Teoman
ilk veda mektubunda müziği bırakmasını yaşadığı mutsuzluk ve hayal kırıklığıyla
açıklamış ve yeni bir hayat kurma özlemi içinde olduğunu yazmıştı. Ancak kendi
ifadesiyle edebiyat şehvetiyle yazdığını söylediği bu mektuptan sonra o kadar
çok şey söylendi ki Teoman bütün samimiyetiyle ikinci bir mektup yazma gereği
duydu. Bu mektupta Teoman, kendisine biçilen rolleri giymekten sıkıldığı ve
artık sadece kendi hayatını yaşamak istediği için müziği bıraktığını söylüyor.
Yani neticede Teoman sadece özgür olmak istiyor. Sanat, insanın kendisini ifade
etme ve somut dünyadaki varlığını anlamlandırma yoludur. Sanatsal üretim için
mutlak bir özgürlüğe ihtiyaç vardır. Kendisine ait özgürlük alanı sınırlandırıldığı
ya da yok edildiği zaman, sanatçı yarattıklarını dilediği gibi ortaya koyamaz. Bu
yüzden de küser, kırılır, hayal kırıklığına uğrar ya da ürünlerini geniş
kitlelerle paylaşmama yolunu seçer. Teoman’ın yaptığı da bu.
Teoman’ın
özgürlük alanının kısıtlandığını hissetmesinin bir başka nedeni de yıllar
içinde büyük kitlelere ulaşıp hatırı sayılır bir ün elde etmesi ve popüler bir
kimlik kazanmasıdır. Teoman artık özel hayatıyla da sürekli gündeme gelen bir
rock stara ya da pop figürüne dönüşmüştür. Oysa gerçekte Teoman’ın müziği de
yaşam tarzı da popüler kültürün kitlelere dayattığı kalıpların dışındadır,
kendine özgüdür. Onu yakından takip edenlerin bildikleri gibi sadece müzik
yapmak isteyen, şan- şöhret peşinde koşmayan, ukala ve soğuk görünüşünün aksine
bir hayli duygusal ve kırılgan olduğu anlaşılan Teoman; gerçek ile yalanın, var
olan ile algının birbirine karıştığı bir dünyada olmadığı biri gibi görünen ve
anlaşılamayan bir sanatçı kimliği kazanır. Teoman’ın ulaşmak istediği nokta ile
popüler kültürün onu ulaştırdığı nokta birbirine zıttır. Özellikle son birkaç
yıldır Teoman’ın içkiye ve kadınlara düşkün bir popüler kültür figürü olarak
algılandığını ve bunun sanatıyla ilgili algının önüne geçtiğini görmek mümkün.
Sistemle uzlaşması mümkün olmayan bir müzik türünü icra eden Teoman, sanatından çok kişiliği ve yaşam tarzıyla
değerlendirmeye başlanmış; popüler kültür unsurlarını eleştirmesine rağmen
zamanla onun bir parçası olmaktan kurtulamamıştır. Onun bir pop figürü olarak
algılandığını gösteren önemli bir örnek de müziği bırakacağını açıklamasından
sonra internetteki sözlük yazarlarının Teoman’ı popüler kültürün en simgesel
ismi Serdar Ortaç’la aynı kefeye koymaları ve onu da müziği bırakmaya
çağırmalarıdır.
Teoman’ın şarkılarının ve kişiliğinin
hayatımda önemli bir yeri var. Ama bu bir “Teoman’a Güzelleme” yazısı değil.
Teoman her ne kadar müziği kişisel sebeplerden dolayı bıraktığını söylese de
bana göre bunun ardında son zamanlarda ülkemizde, hatta tüm dünyada yazan,
çizen, okuyan, düşünen, eleştiren birçok insanın içinde bulunduğu karamsar,
yorgun, kırgın ve umutsuz bir ruh halinin etkisi var. Özgürlüğü elinden alınmış
insanlar olarak istemediğimiz hayatlar yaşıyor, çeşitli rollere bürünüyor ve olduğumuzdan
farklı görünüyoruz. Ece Temelkuran “Herkesin Keyfi Yerinde” (01.08.2011,
Habertürk) adlı köşe yazısında “Bu ülke
bizden en çok neyimizi alıyor diye düşünüyordum. Sanırım olabileceğimiz,
yapabileceğimiz şeyleri çalıyor.” derken çok haklı. Teoman; iyi bir
müzisyen olmak istedi, yanlış anlaşılan bir popüler kültür figürü değil.
Kaliteli şarkılar yapmak istedi, birkaç günde tüketilerek unutulacak şarkılar
değil. Bu yüzden bence onu ve tabii tüm sanatçıları özgür bırakmalı; olmak
istedikleri kişileri olmalarına ve yapmak istediklerini yapmalarına izin
vermeliyiz.