6 Kasım 2012 Salı

Kırık Dökük Birkaç Monolog 3


Hayatta hayal kırıklığıyla dolu anların mutlulukla dolu anlardan daha fazla olduğunu anladığında büyümüşsün demektir. Mutsuzluk demiyorum, hayal kırıklığı diyorum; çünkü mutsuzluk sürekli yaşanan bir durum değil , anlık bir durum. Evet çok klasik olacak ama söylemek zorundayım. Sevdiklerin, ailen yanındaysa, sağlık sorunun yoksa, işin ve az da olsa maddi imkanın varsa sürekli bir mutsuzluktan bahsetmek ayıptır çünkü. Bazı şeyler için şükretmek gerekir. Ama yine de mutlu anların fazlalığı hayal kırıklıklarını azaltmaz. Hayat dediğimiz şey hayal kırıklıklarının toplamından ibarettir. İlla ki birileri seni sırtından vurur, kazıklar, sana hak ettiğin değeri vermez ya da seni görmezden gelir. 

Bazı insanları görmek de hayal kırıklığı yaratır. Sen onu gördüğünde yaşayacağın mutluluğa dair hayaller kurarsın. Söylemek istediklerini önceden biçip tartarsın kafanda. En sevdiğin renkteki kazağını giyer, en sevdiğin ruju sürersin onu göreceğim diye. Ama gördüğün andan itibaren kafanda kurduklarının  gerçekleşmediğini görürsün ve keşke onu görmeseydim dersin. Bazı şeylerin sadece bir kişinin istemesiyle olmayacağını anlarsın. Bazı insanların önünde kalın, aşılmaz duvarları vardır, onları aşıp da kendilerine ulaşmak mümkün değildir. Kendilerini kapatmışlardır sana karşı, Üstelik de herkese açmışken. Senin ona söyleyecek güzel cümlelerin vardır. Ama ağzından dökülenler basit, sıradan, gündelik hayata dair önemsiz birkaç ayrıntıdır.

Geç bu hayal kırıklığı masalını, mantıklı düşün deyip huzurlu bir uykuya dalarsın. Ama uykunda bilinçaltın rahat bırakmaz seni bu sefer. Bilincinde eskisi kadar geniş bir yer ayırmadığını zannettiğin kişi bilinçaltının bilinmez dehlizlerinde yer edinmiştir Sigmund Freud'u haklı çıkarırcasına. Sonra uyumak ve hep uyumak istersin hayal kırıklığı yaratan o yüzü unutmak için.