11 Ekim 2013 Cuma

Öykü yazma yeteneğim olsaydı eğer size Dobrucan Basri'nin öyküsünü anlatırdım. Dünyanın en güzel mavi gözlü insanıydı o. En şefkatli, iyi yürekli insanı. Güzel içer, okkalı küfürler ederdi.

Dedemdi.

On yıl olmuş onu kaybedeli. Bir filmde de dediği gibi unutmak mümkün değil ama hatırlamıyor bazen insan gidenlerin acısını. Yüreğim  mengene ile kıstırılmış gibi. Acıyor belli aralıklarla.

Yanımda olsa şimdi ben küçükken yaptığı gibi bakkala gider çikolatalar, bisküviler alırdı benim için. Arada bir gelip kontrol ederdi yaramazlık yapıyor muyum diye. Kulaklarını çekerdi beni üzen erkek çocuklarının.

Balkanların yakışıklı delikanlısı, Tatar Raviye'nin kocası, benim kocaman yürekli dedem... Ben ki hep kelimelerle uğraşırım. Sana olan özlemimi anlatmak için yetersiz kalıyor şimdi onlar.