27 Ekim 2010 Çarşamba

Yaşamın Bıkkınlık Veren Unsurları

* Hayatta mucize diye bir şeyin olmadığını bildiğim halde bir mucize olmasını beklemekten,
* Ankara trafiğinin, İstanbul trafiğini aratmayacak hâle gelmesinden
* Okula gittiğim sabahlarda bir saat boyunca demir yolu geçidindeki trafikte sıkışıp kalmaktan ve Anadolu Ekspresi, hızlı tren gibi bilumum tren çeşitlerinin geçişine bakıp usanmaktan,
* Okan, eski yaratıcılığını ve özgünlüğü kaybetti diye düşünmeme rağmen yine de programlarını sabahlara kadar izlemekten,
* Sabah uyanmayı bir eziyet olarak görmekten ve başımı yastıktan zor kaldırmaktan,
* İnternet denen bulaşıcı hastalığa yakalanmaktan ve her gün daha az saatimi internet başında geçireceğime dair söz vermeme rağmen kendimi bilgisayar başında bulmaktan,
* İyi yazılar yazamamaktan,
* Eflatun Bey'le yakınlık kurmaya çalışmanın çok gereksiz bir çaba olduğunu anlamama rağmen iletişim kurmak için bir iki boş lakırdı bulmaya çalışmaktan,
* Boş heveslere kapılmaktan, olmayacak hayaller kurmaktan ve bu sebeple her seferinde kendime kızıp, güven takviyesi yapmaktan,
* İkinci Yeni şiiriyle kafayı bozup yine de bu şiiri tam olarak anlayamamaktan,
* Ergenler gibi sivilce çıkarmaktan ve kırmızı bir yüzle gezmekten,
* Birilerinin evlendiğini ya da nişanlandığını duyduktan sonra "benim niye bir sevgilim yok hâlâ" diye hayıflanmaktan ve yüzümde oluşan memnuniyetsizlik ifadesinden,
* Flamenkoya yeteneğimin olmadığını keşfetmekten,,

ve burada yazdığım şeyleri düşünmekten bık-tım.

Sevdiğim Mısraların Bana Düşündürdükleri 1

Hangi cebini karıştırsan yalnızlık. ( Turgut Uyar - Sonnet)

Hangi taşı kaldırsak altından "yalnızlık" çıkıyor. Bütün şiirler, yalnızlık üstüne. Bütün güzel romanlar ve filmler yalnız insanların öykülerini anlatıyor. Velhâsılıkelâm dünya yalnızlık üstüne kurulmuş.
Bir hocamın dediği gibi bazı kelimeler ve kavramlar üstüne ciltler dolusu ansiklopediler yazılabilir. Yalnızlıkla ilgili de öyle. Yalnızlığa dair pek çok şey yazılmış bugüne kadar. Bundan sonra da yazılmaya devam edecek.
Bugünkü yalnızlığımızı modernizme bağlamak yanlış olmaz sanırım. İnsan belki de her çağda yalnızdı ama hiçbir çağda dünya; bu kadar kötülükle, acımasızlıkla, kıyımla, yalnızlıkla karşılaşmamıştı. Sonunda insanoğlu dünyaya hakim olma isteğinin sonucunda kendi kendine yarattığı bu yalnızlığın içinde yok olacak. O zamana kadar "elde var yalnızlık!"