* (Edip Cansever)
ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma
oysa güneş pek batmadı senin evinde
söyle
ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç.
Cansever'in deyişiyle yarın yaş değiştirme törenim var. Aslında "25 Yılın Bilançosu" başlığını taşıyan bir yazı yazacaktım. Öyle planlamıştım ama çok fazla içimden gelmedi bugüne kadar yaşadıklarımın dökümünü yapmak. Bir de hayattan çok keyif almadığım, yaptığım şeylerin çoğundan sıkıldığım bir dönemdeyim. Yazı yazma isteğimi de köreltiyor bu durum haliyle.
Hayat benim için hiçbir zaman toz pembe olmayacak biliyorum. Çünkü babam giderken ışıkları söndürdüm ben. Ama yine de aydınlığa bakmaya çalışıyorum, hayat devam ediyor neticede.
Bu yaşıma kadar öğrendiğim bir şey var: Can baba haklı değil, sevdiğin kadar sevilmiyorsun bu hayatta. Bir zamanlar bir adamı sevmiştim. Şimdi hiçbir iz kalmadı ondan. Neye yaradı birlikte geçirilen o kadar yıl?
Çok sevdiğim arkadaşlarım var ama benim onlara verdiğim değerin karşılığını alamadığımı hissediyorum bazen. Aramıza gündelik dertler, koşturmacalar, başka sıkıntılar giriyor.Yaptığın iyiliklerin, gösterdiğin yakınlığın karşılığını alamıyorsun her zaman. Birini sevdiğin zaman karşılığını alamama ihtimalin de var. Bunu böyle kabul etmek lazım galiba.
Eskiden yaş değiştirme törenlerini çok severdim. En çok da hediye almayı tabii. Büyüdükçe pek çok şeyin değeri azalıyor. İleriki yaşlarında nelerle karşılaşacağını merak etmemeye başlıyorsun, hayat senden güzelliklerini esirgiyor çoğu zaman. Ama yine de bir sihirli değnek olsa elimde neler isterdim neler: Dünya turu yapmak, flamenko ve fotoğrafçılık öğrenmek, izleyemediğim bütün filmleri izlemek,okuyamadığım kitapları okumak...
Yaş değiştirme törenim kutlu olsun :)