11 Temmuz 2011 Pazartesi

Kıssadan Hisse

 Değişimle karşılaşınca değişen aşk, aşk değildir. ( Shakespeare )

Sanırım kimi zaman hayatın bize sunduklarıyla yetinmek zorundayız. Fazlasını istediğimiz zaman ne kadar uğraşırsak uğraşalım hayat bildiğini okuyor, bizi umursamıyor. Biz romantik hayaller peşinde koşarken hayat bizi gerçekçi olmaya davet ediyor.

Jane Austen'ın aynı adlı romanından uyarlanan Sense and Sensibility filminde iki kız kardeşin öyküsü anlatılır. Marianne; duygularının peşinden gider her zaman ve ona Shakespeare'den soneler okuyan bir adamla birlikte olmak ister. Romantiktir, heyecanlıdır, çocuksudur. Ablası Elinor ise tam tersi. İçinde fırtınalar kopsa bile gizler, ağırbaşlı ve sağduyulu hareket eder. Sevdiği adamı zor durumda bırakmamak için aşkını içine atmayı ve kendi mutluluğundan ferâgat etmeyi tercih eder. Sağduyu ve hislerin savaşında galip gelen sağduyu olur. Elinor sevdiği adama kavuşur sonunda. Sabrının karşılığını alır. Heyecanına yenik düşen Marianne ise Shakespeare'in kitabını her zaman yanında taşıyan romantik prensi Willoughby'den ayrılmak zorundadır. Willoughby'nin aşkı zamanla değişime uğrar çünkü. Romantik prens, zengin bir kadınla evlenecektir. Ve Marianne değişime uğrayan aşkın aşk olmadığını anladığında kendisini uzun zamandır seven yaşlı, iyi niyetli ve zengin Albay Brondon ile evlenir.

Düşlerimizin birçoğu gerçekleşme imkânı bulamaz. Elimizde kalanlarla yetinmeye ve mutlu olmaya çalışırız. Shakespeare'den şiirler okuyan romantik bir adam hayal ederiz. Sonunda Brandon gibi bir adamın karşımıza çıkıp çıkmayacağı ise koca bir soru işaretidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder