18 Eylül 2011 Pazar

Benim Kitaplarım


Önce bir girizgâhla başlamalı. Uzun zamandır okuduğum kitapları değerlendireceğim bir bölüm açmayı düşünüyordum; ama buraya yazma niyetiyle açtığım dosyaların çoğu ilerde bir makale ya da inceleme yazısına dönüşmek üzere başka dosyalara atıldılar. Sanırım mesleki bir alışkanlıktan kaynaklanıyor bu durum. Kendi blogumuzda iki satır kitap yorumu yapamıyoruz canım keyifle :)

Neyse her şeyin bir ilki var.Yeraltı edebiyatına karşı mesafeli durmuştum şimdiye kadar. Ancak son zamanlarda edebiyat dergilerinde yeraltı edebiyatıyla ilgili çokça yazı okuyunca artık zamanı geldi dedim ve Chuck Palahniuk'un Gösteri Peygamberi'yle başladım işe. Palahniuk Dövüş Kulübü ve Ölüm Pornosu romanlarıyla anılıyor özellikle. Ama Gösteri Peygamberi de yazarın tarzını yansıtan tipik bir roman.

Roman, Amerika topraklarındaki Creedish kilisesinde katı kurallarla yetiştirilmiş, dış dünyayı tanımayan Tender Branson'ın hayatın bazı ufak sürprizleriyle (belki de felaketleriyle demeli) karşılaşması sonucunda dünyanın en ünlü ruhani liderine dönüşme sürecini anlatan şaşırtıcı, etkileyici ve karanlık bir roman. Tam olarak bu yüzyılın dünyasını ve insanını anlatıyor. İletişim araçlarının ve özellikle televizyonun hayatımızdaki yeri, bir dakikada şöhret olan yalancı peygamberler, dini liderler, yeteneksiz starlar, taşıyıcı annelik, porrnografi, cinselliğin metalaştırılması, insanları sömüren ilaç firmaları, alışveriş ve tüketim çılgınlığı, dış görünüşe verilen önem, kozmetiğin önemli hale gelmesi gibi meselelere değiniyor. Branson'un adım adım yok olmasıyla sonuçlanan kişisel öyküsü okuru derinden etkiliyor; ama beni en çok etkileyen nokta yazarın günümüz insanının yaşam tarzını, alışkanlıklarını, günlük ritüellerini, düşünme ve duygulanma biçimlerini anlatırken yakaladığı gözlem gücü ve sahicilik. Ayrıca Palahniuk, eserinde çok eleştirel bir dil kullanıyor. Bahsettiğim meselelerle ilgili eleştirel yorumlarda bulunuyor. 

 İnsanların tek başınalığa aşina oldukları, aynı kalıptan çıkmış gibi birbirine benzedikleri, kendilerinden başkasına tahammül edemedikleri karanlık, ürkütücü bir çağın yansıması roman. Bu çağda cinayetler işlenir, toplu katliamlar yapılır. Branson gibi dünyadan umudunu kesenler sahte arama hatları kurarak insanları ölüme gönderir. Duygular köreltilmiştir bu çağda, bütün acılar sindirilmiş. Ama yine de kaçınılmaz son gelene kadar beklemek gerekir. Yazgının önüne geçilemez çünkü.

Gösteri Peygamberi karamsar bir roman. Dünyanın düzelmeyeceğini hissediyor insan, hatta daha da kötüye gideceğini. Zamanın tekdüze akışı içinde fark edemediğimiz pek çok şeye değiniyor yazar. Hiçbir şeyin görüldüğü gibi olmadığını hissettiriyor. Sindirmesi zor bir roman. Bu yüzden her okurun keyif alamayacağını düşünüyorum. Ayrıca naçizane önerim: küfür, argo ve cinsellik öğelerinden hoşlanmayanlar kitaba hiç bulaşmasın :)

Palahniuk çok katmanlı bir roman yazmış ama uzun uzadıya yazarsam yine makalenin sahasına girmekten korkuyorum. Okuduklarımı unutmamak için buraya not düşmem yeterli. Kitaptan düşündürücü bir alıntıyla bitiriyorum artık: "İntihar olmakla şehit olmak arasındaki tek fark gazetede manşet olmaktır." ( Bu söz üzerine bile bir yazı yazılır; ama artık susmalıyım :)

Bu arada başlığım tabii ki de Füruzan'ın Benim Sinemalarım kitabına bir göndermedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder