5 Nisan 2014 Cumartesi
Fısıldadıklarım 4
Neler olmuştu bugüne kadar? Duyan, gören, hatırlayan var mı?
Bizler işimize gücümüze giderken, vaktimizin çoğunu ortalama bir hayat standardını tutturmak için iş yerlerinde tüketirken, hayattan az da olsa mutlu anlar çalmak için tatil parası biriktirirken, bir yerlerde bizden habersiz milyon dolarlar sıfırlanmıştı.
Geçen yıl bu zamanlar on binlerce insan büyük büyük şehirlerde kendilerine ayrılmış küçücük metrekareleri yalnızca göğe bakmak, derin bir nefes almak, toprağa dokunmak için savunmak zorunda kalırken, birilerinin inadı yüzünden gençliklerini yaşayamayan, hatta henüz genç bile olamayan çocuklar ölmüştü.
Bu ülkede çocuklar öldürülürken birileri annelerin evlat acısını görmezden gelmiş, gözünü nefret bürümüş insanlar cennete giden küçük bir çocuğun kalbini yaralamışlardı.
Türlü türlü ihmalkârlık nedeniyle dünyanın başka yerlerinde olmayacak şeyler olmuş, her seferinde "aslında böyle olmalıydı", "şöyle yapılmalıydı" diyerek gereklilik kipinin bolca kullanıldığı cümleler kurulmuştu.
Her çağda, her ülkede örneklerine fazlasıyla rastlanan otorite düşkünleri, gözlerinden şimşekler çaka çaka nefret kusmuşlardı televizyonda, sosyal medyada.
Köşe yazarları doğruyu ve tarafsız olanı yansıtıp yansıtmama konusunda kararsız kalmışlardı. Kararlarını önceden vermiş olanlar küçük kızlarının alımlı bir genç kız olduğuna tanık olamamışlardı.
Toplumu oluşturan insanlar bir arada yaşama isteklerini kaybetmiş, "biz", "siz" ayrımı yapılırken tahammülsüzlük sınırları, aradaki çizgileri yok edemeyecek kadar genişlemişti.
En önemlisi de bu ülkenin gençleri umutlarını yitirmişti. "Bu ülkeden bir şey olmaz Hocam, gideceğiz okul bitince." cümleleri sıkça tekrarlanır olmuştu. Sosyal medyada dünyadaki en iyi yaşam standartlarına sahip ülkelerden biri olan Uruguay'a taşınma geyikleri yapılmaya başlanmıştı.
Sokak ortasında kadınlar dövülmüştü , bıçaklanmıştı, öldürülmüştü. Onları korumakla görevli bir kadın gözlerini kapamıştı bunca yaşanana, üç maymunu oynamıştı.
Ömürlerini bilim yapmaya adamış genç insanlar, kendi haklarını savunuyorlar diye okullarından atılmış, henüz daha yolun başındayken bu ülkede bilim yapılabileceğine dair inançlarını kaybetmişti.
Neler olacak bundan sonra? Duymak, görmek, hatırlamak isteyenler olacak mı?
Umut ışığını gösterecek mi bunca karanlıktan sonra?
Bir yanımız gitmeli diyor, öbür yanımız kalmalı. Gelecek olan baharı beklemeli.
"Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar/ Işıklı maviliklere süreceğiz." diyen büyük bir şairle aynı topraklarda doğmuş olanlara umutsuzluk yakışmaz çünkü.
Beklemeli, umudu.
Baharı.
Çok yakında gelir -mi- belki!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder